top of page

Regl Mitleri - 1

Gün geçtikçe gelişen teknoloji ve artan bilimsel çalışmalar sayesinde toplumdaki regl farkındalığı artmaktadır. Ancak regl hala hakkında konuşmaktan çekindiğimiz ve kültürel tabular tarafından şekillenen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Regl mitleri başlığı altında hazırladığımız bu yeni serimizde, regl hakkında doğru bilinen yanlışları detaylı bir şekilde ele alacağız.



Regl, evrensel bir deneyimdir. Çoğu insanın hayatının bir noktasında deneyimlediği ya da deneyimleyeceği biyolojik bir süreç olarak hayatımızda yer almaktadır. Bilimsel ve biyolojik bir temeli olmasına rağmen vulvalı bireylerin yaşadığı regl deneyimleri hakkında çok sayıda yanlış inanış etrafta dolanmaktadır.


Bu yanlış inanç sistemi vulvalı bireyler üzerinde hem baskı hem de yetersizlik hissi oluşturabilmektedir. Oysa ki regl, tıpkı cinsellik gibi konuşulması gereken ve konuşuldukça zenginleşen bir kavram olarak değerlendirilmelidir.


1. “Regl ağrısı abartılıyor.”


Regl döngüsünde hamile kalma durumu söz konusu değilse, rahim iç tabakası dışarı atılır [1, 2]. Döl yatağı iç zarının parçalanması ile hormonlar serbest kalır. Bu hormonlara prostaglandin adı verilir. Prostaglandin hormonları sayesinde, rahim kasları rahim astarını parçalar. Bazı kişilerde prostaglandin hormon seviyesi yüksek olabilir [1, 2]. Bu hormonun yüksekliği kasların daha hızlı ve güçlü bir şekilde kasılmasına sebep olur [1, 2]. Her ay yaşanan bu biyolojik sürecin regl sancılarına neden olduğu söylenmektedir.


Evet, regl ağrısı gerçektir ve ağrının şiddeti kişiden kişiye değişmektedir. Ancak bazı kişiler yüksek hormon seviyeleri nedeniyle diğerlerine kıyasla menstruasyon dönemlerinde çok daha şiddetli ağrılar ve sancılar deneyimleyebilir [2].


Kusma, mide bulantısı, konsantrasyon bozukluğu, dikkat eksikliği, anksiyete ve yorgunluk, regl dönemlerinde yaşanan birtakım ruhsal ve fiziksel durumlardan sadece birkaçıdır [1]. Medikal olarak dismenore (ağrılı regl) ismi verilen bu durum, çoğu vulvalı bireyin regl dönemlerinde tıbbi destek almasını gerektirebilir [1]. Böylesine yoğun etkileri olan bu biyolojik sürecin hafife alınmaması gerekmektedir. Regl ağrısının yan etkileri bazı kişilerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.


Şiddetli regl ağrısına neden olabilecek bazı medikal durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir [2]:

  • Premenstrual Sendrom (PMS)

  • Endometriozis (Çikolata Kisti)

  • Rahim Fibroidleri

  • Pelvik inflamatuar hastalık (PID)

  • Adenomyozis

  • Servikal Stenoz


2. “Regl kanı kirlidir.”


Çok sık karşılaştığımız bu mit, kadın bedeni üzerinde olumsuz algı yaratır. Regli kanının kirli olduğuna dair düşünceler vulvalı bireylerin utanç hissetmesine ve kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olabilir [4]. Özellikle ataerkil toplum yapısında regl kanının kirli olduğu düşüncesi oldukça yaygındır.


Kültürel tabular sebebiyle çoğu insan regl hakkında açık bir şekilde konuşmaktan çekinmektedir. Bu nedenle toplumun geneli regl sürecinin nasıl ve neden olduğuna dair çok az bilgiye sahiptir [4]. Regl hakkında konuşmamak ise bu tarz yanlış ifade edilen inançların yayılmasına sebep olur.


Regl kanı, vücudun her yerinde akan kandan oldukça farklıdır. Normal vücut kanı ile kıyaslandığında daha az yoğunluğa sahiptir [1, 4]. Bunun nedeni ise regl kanının içinde rahim içi dokusundan parçalar, vajinal flora mukus ve bakterilerin de bulunmasıdır[1, 4]. Ancak, vücudun diğer yerlerinde akan kandan farklı olmasına rağmen, regl kanı kesinlikle pis değildir. Regl kanı kirli veya toksik maddeler içermez.


3. “Sadece kadınlar regl olur.”


Regl döngüsü “kadınlara” özgü bir durum değildir. Regl olmak biyolojik ve “insani” bir süreçtir. Aynı zamanda transgender, genderqueer, interseks ve non binary bireyler de regl olabilir [1, 5].


Menstruasyon kanaması yaşayan herkes kendini kadın olarak tanımlamak zorunda değildir [1]. Her kadın regl olur diye de bir gerçek yoktur [1, 5]. Bazı kadınlar menopoz, stres, hastalık ya da histerektomi ameliyatı nedeniyle regl olmayabilir [5].


Regl döngüsü gibi biyolojik bir sürecin cinsiyetçi ayrımlara tabi tutulması, insanları duygusal olarak kötü etkileyebilir. Regl kavramına cinsiyetçi bir yaklaşım benimsemek, kişilerin sosyal olarak dışlanmasına ve regl bakımı hakkında yetersiz bilgiye sahip olmasına sebep olabilir [5]. Böylesine siyah beyaz bir düşünce şekli yüzünden regl zamanlarında cinsiyete bağlı disfori yaşayan insanların sayısı yadsınamaz bir şekilde artmaktadır [5].


Unutmamak gerekir ki menstruasyon kanaması insan doğasında yer alan biyolojik bir süreçtir. Sadece “kadınlara” atfedilen bir durum olarak algılanması kesinlikle doğru değildir.


Kaynaklar



İçerik Üreticisi: Elif Özgüder
Editör: Ladin Toplu
7 Nisan 2022 tarihinde güncellendi.
bottom of page