top of page

Klitoris Araştırmaları Tarihi

Küçük tepe ve şeytanın emziği. Bu isimler size bir şeyi çağrıştırdı mı? Bunlar klitorisin eski isimleri. Kadın anatomisi değişmese de insanların kadın vücuduna ve klitorise bakış açısı tarih boyunca sürekli değişim göstermiştir. Erkek anatomistler, “klitorisi keşfeden kişi” olabilmek için sürekli bir çaba halindeydi [1]. Bir bilinmeyen olan klitorisi anlayabilmek, uzun yıllar boyu süren çaba gerektirdi.


Bilim dünyası, uzun süredir erkek egemenliği altındaydı. Pusulamızı 2000 yıl önceye döndürüp tıbbın temel taşlarından biri olan Hipokrat’a gidelim. Hipokrat, kadınların kasık bölgesinde “columnella” adını verdiği bir şey keşfetti [2]. Keşfettiği bölge, klitorisin baş (glans) bölgesiydi. Sahneye çıkan bir sonraki bilim insanı Galen, rahmi tersyüz olmuş penis olarak tanımlayarak klitorisi tamamiyle görmezden gelmişti [3]. Galen tıp alanında oldukça etkili bir isim olduğu için, ne yazık ki klitoris yüzyıllar boyu bilinmezliğin gölgesinde kaldı.


Tarih şeridimizde biraz atlayarak 16. yüzyıl İtalya’sına ışınlanalım. Bu sefer de karşımıza Andreas Vesalius çıkıyor ve klitorisin önemli bir şey olmadığını ve sağlıklı kadınlarda bulunmadığını söylüyor. Çırağı Realado Colombo, ustasının yaptığı yanlışı fark ederek yeni bir organ keşfettiğini duyurdu. Yeni keşfine “Amor Veneris” yani “Venüs’ün Aşkı” adını verdi. Colombo, keşfiyle beraber klitorisin asıl işlevini saptayan ve bu işlevin kadın hazzı olduğunu belirten ilk kişi olmuştur. Bu keşifler klitoris araştırmalarına yol gösterici nitelikteydi.


Psikoloji biliminden çok iyi tanıdığımız Freud ise klitorisi çocuksu bir yapı olarak tanımlayarak bir kadının deneyimlemesi gereken asıl orgazmın klitorisle bir alakası olmadığını savunmuş, sonuç olarak klitoris ve klitoral orgazmı yok saymıştır.


Bütün bu tanımlamaların arasında eksik olan bir şey fark ettiniz mi? Bu araştırmaların hepsi klitorisin var olup olmadığı veya işlevinin ne olduğunu açıklamaya yönelikti. Ancak klitorisin bir resmi yoktu, ellerinde olan en önemli şey ölen yaşlı kadınların rahimlerinin MRI çekimleriydi. 2000’lerin başına geldiğimizde bu sefer sahneye çıkan isim ürolojist Helen O’Connell oldu ve hayatta olan kadınların klitorislerini MRI yardımıyla görüntüledi. Bu görüntüler sayesinde klitorisin insanların düşündüğünden 10 kat daha büyük olduğunu ve bu organın idrar yoluna ve vajinaya çok yakın olduğunu keşfetti.


Klitoris anatomisinin yıllar boyunca süregelen çetin bir mücadeleden sonra gözler önüne serilmesi, bu organın aslında başlı başına bir buzdağı olduğunu kanıtladı. Meğer ne çok şey saklamış içinde!





Kaynaklar


bottom of page