top of page

Dizi İncelemesi: “Normal People” ve Romantik İlişkilerde Bağlanma

Aynı isimli kitaptan uyarlanmış dizide, lisede okuyan Connell ve Marianne’in kurduğu ilişki ergenlik ve yetişkinliğe geçiş dönemleriyle beraber ele alınırken, sahip oldukları karakter yapılarına derin bir bakış sunulmaktadır. Bu incelemede iki karakterin aile ve sosyal yapıları, karakteristik özelliklerine bakılarak hangi bağlanma modeline yatkın olabilecekleri ve bu durumun ilişkilerini nasıl etkilediği değerlendirilecektir. John Bowlby tarafından ortaya atılan bağlanma kuramı, bebeklikte bakım veren ile bebek arasındaki ilişkiyi incelerken, kuramda bağlanmanın hayat boyu etkilerine yer verilmektedir. Bağlanmayı yetişkinlikte ele alan araştırmalar bu incelemelerin temel dayanağını oluşturmaktadır.

Marianne ve Connell lise son sınıfta okumakta olan iki öğrencidir. Marianne tartışmacı, başına buyruk ve cesur tavırlarıyla sözünü sakınmayan bir karakter olarak karşımıza çıkar. Connell ise okulun futbol takımında yer alır ve belli bir arkadaş çevresine sahiptir. Marianne’in aksine kendi halinde, sessiz ve çekingendir. Kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmekte ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanmaktadır. Connell’ın annesinin, Marianne ve ailesinin evinde çalışmaya başlaması ikilinin yakınlaşmasını sağlar. Connell, arkadaşlarının Marianne hakkındaki düşünceleri ve aralarındaki ilişkiye verebileceği tepkilerden dolayı kendini karmaşık düşünceler arasında bulur. İkili arasında romantik bir ilişki gelişmeye başlar, fakat bu ilişkiyi gizli tutmaya karar verirler.


Çocukluk ve ergenliğin ardından şekillenen inanç ve beklentiler farkında olmaksızın bireylerin romantik ilişkilerine yön vermektedir [1]. Bağlanmanın gelişmesini pekiştiren davranışların temelinde yatan zihinsel model, “bağlanma figürü” olarak görülen bakım verenin bebeğin ihtiyaçlarını karşılaması ve bebeğin kendisini başkaları tarafından sevilmeye değer olarak görmesini içermektedir. Bakım veren anne ile bebeğin arasında oluşan bağlanma “güvenli”, “güvensiz/kaçınan” ve “güvensiz/kaygılı” olarak farklı tarzlarla tanımlanır. Yetişkinlikte ele alınan bağlanmada ise yakınlık arayışı, destek sağlama ve korumanın yanında cinsel motivasyon da yer almaktadır [2,3].


Yetişkinlikte güvenli bağlanma, bireylerde eşlerine bağlılık ve uzun süreli ilişkilere sahip olma, kendini ifade etmekte ve başkalarına açılmakta rahatlık, ilişkilerinde yapıcı ve olumlu davranış örüntülerine sahiptir. Terk edilme ve yakınlık kurmaya yönelik kaygı bu bağlanma tarzında gözlenmemektedir [2].


Kaygılı/kararsız bağlanma, eşlerinin yakınlığına yoğun biçimde ihtiyaç duyma, kıskançlık ve güvensizlik, terk edilmeye yönelik korkunun varlığı ve terk edilme sonrası aşırı duyarlılık, yoğun bir acı duyma şeklinde ifade edilmektedir. Kısa süreli ilişkiler kurmakla birlikte ilişki doyumları düşük olarak belirtilir [2]. Kaygılı bağlanma modeli, Marianne’in romantik ilişkisinde sahip olduğu bağlanma şekli ile ilişkilendirilir. Connell’ın aksine, Marianne'in ilişkisinde yakınlık kurmaya daha istekli oluşu bu konuda sahip olduğumuz ipuçlarından biridir. Kaygılı bağlanan bireylerin stresi azaltmak için partnerinden aşırı yakınlık ve destek arama davranışları, ilişkinin sürdürülmesinde yarar sağladığını düşündürmektedir[1].


Bağlanma tarzlarına ilişkin değerlendirmelerde geçmiş deneyim ve aile ilişkilerinin niteliği belirleyicidir [3]. Abisinden gördüğü baskı, hakaret ve şiddete annenin tepkisiz kalması, annenin çocuklarına taraflı yaklaşımı Marianne’in öz saygısına yönelik değerlendirmelerin temelini oluşturur. Bununla ilişkili olarak, koşullar her ne olursa olsun romantik ilişkilerindeki engellemelerin kaynağını da kendinde aramaktadır.


Kaçınmacı bağlanan bireyler, eşlerine güven duymazken sosyalleşmeyi de gereksiz bulurlar. Connell’ın ilişkisinde Marianne’i ayrı, arkadaşlarıyla ilişkisini ayrı bir yerde tutma çabası ve ikisinin bir araya gelmesi durumunda yaşadığı yoğun kaygı kaçınmacı bağlandığına yönelik değerlendirmede önemlidir. Kaçınmacı bağlanan bireylerde, kendilerine duyulan yakınlık gerginliğe sebep olur. Strese karşılık verdikleri tepkilerde yalnız kalma, uzaklaşma eğilimi gözlenmektedir. Tüm bu davranış örüntüleri kaçınmacı bireyin “kendine yetebilme” görüntüsünün ardındaki savunma mekanizması olarak belirtilmektedir [2].


Üniversite ve yetişkinliğe geçişle birlikte karakterler yeni ilişkiler kurar. Uzak mesafe ilişkisi, ayrılık, kayıp ve yas gibi stresli süreçlerden geçerler. Tanışmalarından bu yana yüzleştikleri tüm çatışmalardan güçlenerek çıktıkları ve birbirleri için güvenli liman oldukları bir noktaya gelirler. Bireyler arasında kurulan güven, yakınlık ve cinsel çekim ilişki için güçlü etkenler olarak belirtilirken, devamlılığın sürdürülmesi için partnerin güvenilirlik ve konfor ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir [3]. Öte yandan dizi, “Ya hiç tanışmasaydım, şu an daha farklı bir yerde olabilirdim.” fikri üzerine seyirciyi düşündürürken, bağlanmanın hayatın kritik dönemlerinde aldığımız kararlar üzerinde ne kadar etkili olabileceğini gözler önüne sermektedir.



Kaynaklar

[1] Şirin, H. D., & Soyer, M. (2018). Yetişkin bağlanma örüntüleri ve güncel romantik ilişki durumunun romantik inançları yordayıcılığı. Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal, 8(49), 117-136.
[2] Gündoğan, M. (2015). Eşlerin bağlanma tarzları ile çift uyum düzeyi arasındaki ilişkinin araştırılması. (Tıpta Uzmanlık Tezi).
[3] Hazan, C., & Shaver, P. R. (1994). Attachment as an organizational framework for research on close relationships. Psychological inquiry, 5(1), 1-22.
[4] Atak, H., & Taştan, N. (2012). Romantik ilişkiler ve aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(4), 520-546.

İçerik Üreticisi: Berra Üçüncü Editör: Ladin Toplu 4 Ağustos 2022 tarihinde güncellendi.





bottom of page