top of page

Cinsel Mitler - 1

Bu yazımızda, toplumumuzda ve hatta dünya genelinde cinsellik hakkında doğru bilinen yanlışlara değineceğiz.


Kadın ve erkek hakkındaki toplumsal normlar çok küçük yaştan itibaren hayatımızın birçok alanını etkilemeye başlar. Sosyal normlar cinsiyet kimlikleri üzerinde büyük bir güce sahiptir. Cinsellikle bağlantılı konular hakkında, yanlış değerlendirmeler yapmamıza sebep olabilir. Geçmişten günümüze hayatımıza egemen olmaya çalışan bu öğretilerin çoğunu anlamsız ve gereksiz bulsak dahi, bu kuralların dışına çıkmak bizi fazlasıyla zorlamaktadır. Araştırmalar eşliğinde, geçmişten kalma mitlere göz atmak belki de, cinsellik hakkında bilinçlenmenin ilk adımlarından biri olarak değerlendirebilir.


1. “Erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her daim hazırdırlar.”


Çoğu insan tarafından doğru olduğu düşünülen en yaygın mitlerden sadece biridir. Toplumsal cinsiyet rollerini sınırlı bir çerçevede ele almamıza sebep olur. Bu inanış kişiler arası ilişkilere zarar verebilir ve partnerlerin birbirleri ile açık bir iletişim sağlamalarına engel olabilir.


Sertleşme bozukluklarıyla ilgili olan bu mit yıllardır bize söylenen ve gerçekliği çok tartışılan bir ifadedir. Aslına bakılırsa bu inanış, erkeği, kendisini sorumlu hissettiği bir duruma sokabilir ve kişi üzerinde ağır bir yük oluşturur. Bu mitin bize empoze edilmesi sonucu, boşaldıktan sonra tekrar sertleşme olmaması erkeğin kendini çaresiz hissetmesine yol açabilir. Bir erkek cinsel ilişkiye girmek istese de istemese de bu mit sebebiyle kendini cinsel ilişkiye girmek için zaman zaman zorlayabilir [1]. Bu zorlama sonucu, kişi yüksek oranda kaygı hissedebilir. Performans anksiyetesi yaşayabilir ve kendisini ciddi düzeyde yetersiz hissedebilir.


Bu mitin egemen olması erkeğin zamanla cinsel ilişkiyi “erkeklik” kavramı ile ilişkilendirmesine sebep olur. Her cinsel ilişki öncesi erken boşalma ihtimali üzerine tedirginlik yaşayabilir ve bir noktada bir sınava tabi tutuluyor gibi hissedebilir [1]. Kişinin kendisine olan saygısının zedelendiği bu durum aslında erkekler üzerinde travmatik bir etki bırakır. Kendilerine olan güvenleri eksildiği gibi aynı zamanda da partnerleri ile de güven sorunları yaşamalarına sebep olur.



Aşırı kaygı ve başarısızlık hissi kişiyi geleceğe dair karamsarlığa itebilir. Hissedilen bu olumsuz duygular psikojenik sertleşme bozukluklarına zemin hazırlar.


Toplumumuz tarafından cinsellik, konuşulmaması gereken bir konu olarak algılanır. Ancak cinsel hayatında sorun yaşayan bir kişinin, durumunu paylaşamaması başarısızlık hissinin hayatının geneline yayılmasına sebep olabilir. Bunun sonucunda kişiler anksiyete, depresyon veya ilişkilerinde şiddetli geçimsizlik deneyimleyebilirler.


2. “Cinsellikte erkek yöneticidir, her şeyi bilir. Cinsel eylem erkek tarafından başlatılmalıdır.”


Toplumsal cinsiyet rollerinin keskinleşmesine sebep olan bir mittir. Bu inanış çerçevesinde, kadınlara yüklenen geleneksel edilgen roller tüm hızıyla devam etmektedir. Cinsel aktiviteyi başlatma ve yönlendirme yükümlülüğünün erkeğe ait olması, kadınların cinselliğe dair alanlarda pasif rol üstlenmeleri gerektiğine dair bir algı yaratır [1]. Kadınlar kendilerine biçilen bu rolün dışına çıkamayabilir ve kendilerini geliştirme imkanından mahrum kalabilirler.


Ayrıca bu cinsel mitin anlayışına göre, cinsel ilişki isteğinin bir kadın tarafından dile getirilmesi, toplum tarafından ahlaksız ya da hafiflik olarak nitelendirilir [1]. Oysa ki bir kişinin cinsel ilişki isteğini belli etmesi kadar normal bir şey yoktur ve bu eylem cinsiyetler arası hiyerarşiye sebep olmamalıdır. Hem kadınlar hem de erkekler cinsel ilişkiyi başlatma konusunda özgürdürler ve cinsel ilişkiyi başlatma motivasyonları farklılık gösterebilir [2]. Cinsel ilişki bazen sadece bedensel bir haz olarak istenirken, bazen de yakınlık ve sevginin bir göstergesi olarak tercih edilebilir [2].



Yapılan bir çalışmaya göre, erkeklerin partnerleri tarafından arzulandığını bilmesi, erkeklerin seks deneyimlerini olumlu yönde etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır [2]. Araştırmaya katılan erkeklerin neredeyse yarısı, partnerlerinin seksi başlatmasını ve seks esnasında dominant bir rol üstlenmesini istediklerini belirtmişlerdir [2]. Aynı zamanda, tartıştığımız mitin aksine, erkekler sadece kadınlar tarafından başlatılan cinsel aktiviteyi çekici bulmakla kalmıyor. Katılımcıların çoğu kadın partnerlerinin onlara yönelttikleri romantik içerikli söylemleri de etkileyici bulmaktadır [2].



3. “Kadın cinselliği karmaşık ve gizemlidir. Erkek cinselliği ise açık ve basittir.”


Erkeklerin cinselliğe bakış açılarının basit ve açık olduğu yönündeki bu inanış sebebiyle, erkekler çoğu zaman cinsel ilişkinin en iyi şekilde nasıl yapılacağını çok iyi bilmesi gerektiğini ve sık sık bu eylemi gerçekleştirmesi gerektiğini düşünür [1]. Bu durum erkekler üzerinde büyük bir baskıya sebep olur ve hatta kadınların cinsellik konusunda arka planda kalması gerektiği inanışının sürdürülmesine neden olur.


4. “Erkekler duygularını belli etmez.”


Erkekler de tıpkı herkes gibi yaşamları boyunca çeşitli duygular yaşayabilir. Bedensel, zihinsel ve duygusal bitkinlik sonucu zaman zaman cinselliğe dair isteksizlik hissedebilirler. Ancak yıllardır toplumumuz ve dünya genelinde erkeklerin duygularını paylaşmaması gerektiğine dair bir inanış sürmektedir [3]. Bunun yanı sıra erkekliğin cinsellik ve güç ile ilişkilendirilmesi, erkeklerin seksi yerine getirmeleri gereken bir görev olarak görmeleri ile sonuçlanabilir. Duygularını ifade edemeyen bir erkek istemeyerek girdiği cinsel ilişki esnasında sorunlarla karşılaşabilir [1]. Partneri ile paylaşmaktan çekindiği duyguları yüzünden başarısızlıkla sonuçlanan cinsel birleşmelerle kendini daha kötü hissedebilir.



5. “Kadınlar cinsel ilişkiden çok zevk alırlar.”


Cinsel ilişkiden alınan haz; duruma, mekana, partnere ve cinsel kimliklere göre değişebilir [4, 5]. Kadınlar bu mit sonucu, girdikleri her cinsel ilişkiden zevk almak zorundaymış gibi hissederler. Kadınlara dayandırılan bu zorunluluk, kadınların alacakları haza odaklanmalarını engeller ve bu sorumluluk hissi yaşadıkları cinsel deneyimlerde sorun yaşamalarına sebep olur. Kadınlar her zaman aynı heyecanı, orgazmı, platoyu ve çözülme deneyimini yaşamak zorunda değildir.


Kaynaklar


bottom of page